7 Eylül 2011 Çarşamba

Hitler'in Yükselişinde Gizli Ellerin Rolü

      Siyonistlerin Hitler sömürüsü bugün hala sürmektedir. Aslında bu işin arkasında duran gerçek nispeten gün yüzüne çıkmıştır. Ama ne yazık ki, gizli eller bu gerçeklerin yazılmasına ve konuşulmasına pek fırsat vermek istemiyorlar. Biz Hitler ve Nazizm gerçeğini de biraz tahlil etmek istiyoruz.
Adolf   Hitler

Her şeyden önce Hitler'in yükselişi ve Almanya'da yönetimi ele geçirmesi bir tesadüfün eseri değildir. 1919'da Paris yakınlarında gerçekleştirilen Versailles Barış Konferansı'nda Almanya, ödemesi mümkün olmayan tazminatlara mahkum edildi. Bu tazminat kararlarını alanların başında gelenler ise Illuminati şebekesinin organı durumundaki Yuvarlak Masa üyeleriydi. Bu karar Almanya'yı ciddi bir ekonomik çöküşe sürükledi. Zaten amaçlanan da buydu. İşte bu ekonomik çöküş, Hitler'in bir kurtarıcı gibi yükselmesi için şartları hazırladı.
Nazizmin siyasi mekanizması durumundaki Nasyonal (Ulusal) Sosyalist Parti, Almanya'da ilk ortaya çıktığında pek tanınmıyordu.

Fakat ülkenin tanınmış sanayicilerinin bu partiye girmesiyle birlikte biri birden tanınmaya ve yıldızı parlamaya başladı. Krupp, I. G. Farben ve diğer bazı yahudi şirketlerinin sahipleri 1929'da bu partiye girdi. Bunların partiye girmeleri ani bir kararla ve hızla gerçekleşmişti.

Bu kişiler Hitler'in parti içinde yükselmesinde önemli rol oynadılar. Bunun için her türlü maddi yardımı yaptılar.
Sadece sanayiciler değil yahudi bankerler de Hitler'e istediği yardımı yapıyorlardı. Uluslararası alanda faaliyet gösteren yahudi banker Warburg, Amerika'nın ünlü yahudi ailesi Rockefeller adına Hitler'le irtibat kurarak yardım teklifinde bulundu. Henry Coston, La Haute Finance et Les Revolutions adlı eserinde Warburg'un Hitler'le bağlantı kurması ve desteği hakkında şu bilgileri veriyor: "Warburg, Almanya'ya geldiğinde Hitler'in danışmanlarıyla görüşmeler yaptı. Temsil ettiği Amerikalı finansörler adına Führer'e başa geçmesi için 10 milyon dolar vaat etti. Hitler, Wall Street'teki koruyucularıyla devamlı mektuplaşıyordu: 'Hareketimiz Almanya'da büyük bir hızla gelişiyor.

Bana gönderdiğiniz para bitti. Bir dahaki sefere ne kadar alabileceğimi bana bildirmenizi önemle rica ederim.' Hitler. Hitler'in bu ricası yahudi bankerler tarafından karşılıksız bırakılmadı. Yapılan kısa bir toplantıdan sonra Nazilere 15 milyon dolarlık yeni bir yardımın yine Warburg aracılığıyla ulaştırılması kararlaştırıldı."
Hitler'e maddi yardım yapanlardan biri de yine yahudi banker ailelerden ve Royal Dutch Shell şirketinin sahibi Samuel ailesiydi.


Hitler'in yahudi para babalarıyla ilişkisine dair bilgileri çok fazla uzatmaya gerek görmüyoruz. Ancak bu konuda özel bir araştırmaya yetecek kadar bilgi olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz.
Yukarıda üzerinde durduğumuz ve Gizli Dünya Devleti'nin en önemli organlarından biri durumundaki Bilderberg'in kuruluşunda birinci derecede rol oynayan Hollanda prensi Bernhard'ın aynı zamanda Nazi SS örgütünün üyelerinden olduğunu daha önce belirtmiştik. SS, Koruyucu Kademe anlamına gelen Schutz Staffel isimlendirmesinin kısaltmasıdır. Hitler, bu özel birliği 1925'te kendisinin korunması için kurdurmuştu.
NaziSS birliği logosu

Başlangıçta küçük bir örgüt olan bu birliğin, Nazilerin iktidara geldiği 1933'te 50 bin kişilik mensubu oldu. Böylece büyük bir ordu haline geldi. Daha çok ordu disiplininde çalışıyordu. Başına geçirilen Heinrich Himmler ise fanatik bir ırkçı olarak tanınıyordu. İlginçtir ki Himmler'in baş yardımcılığına da yahudi kökenli Reinhard Heydrich getirilmişti. Nazilerin hüküm sürdüğü bölgelerdeki Yahudileri göçe zorlama veya ikna etme görevini de SS'ler üstlenmişti. "Yahudi Sorunu" olarak isimlendirilen, gerçekte ise yahudileri göçe zorlamayı amaçlayan programı uygulama işiyle ise adı geçen Reinhard Heydrich ile Adolf Eichman adlı ikinci bir yahudi ilgileniyordu.
Hitler'in hüküm sürdüğü bölgelerde estirdiği anti-semitist (yani yahudi karşıtı) terör Filistin topraklarına yahudi göçünü son derece hızlandırmıştır.

Öyle ki 1917'de İngilizlerin Filistin topraklarını işgal etmelerinden itibaren yapılan onca teşvike rağmen 1933'e kadar gerçekleşen göçlerle birlikte Filistin topraklarındaki yahudi nüfusun sayısı 150 bini geçmemiştir. Ama Hitler'in 1933'te iktidarı ele geçirmesinden sonra anti-semitist terör estirmesiyle birlikte yahudiler çekirge sürüleri gibi Filistin'e akın etmeye başlamışlardır.

Çünkü Hitler'in adamları birkaç yahudiyi öldürüp kamyonetlerin arkasına atarak yahudilerin yoğun olduğu mahallelerde dolaşarak: "Buraları terk etmezseniz sizin sonunuz da böyle olacak" diye ilanlar yayınlıyorlardı. Hitler'in adamları yahudileri sadece tehdit yoluyla değil ikna yoluyla da göçe yöneltiyorlardı. Fırınlama, binlerce insanın kitleler halinde katledildiği iddiaları ise siyonistlerin yıllardan beridir sömürü aracı olarak kullandıkları efsanelerden ibarettir. Hitler terörü sebebiyle yahudilerin Filistin topraklarına akın etmesi neticesinde II. Dünya Savaşı'nın sona erdiği 1945'e gelindiğinde Filistin topraklarındaki yahudi nüfusun sayısı 800 bine ulaşmıştı.


Böylece Filistin'de bir "İsrail" devletinin kurulması için yeterli insan potansiyeli oluşmuş oluyordu. Zaten Hitler'in görevi de işte bunu sağlamaktı. Hitler'in görevini tamamlamasından sonra defteri de dürüldü. II. Dünya Savaşı'ndan büyük bir yenilgiyle çıkan Hitler kurtuluşu intiharda buldu.

 Saygılar...

1 yorum:

  1. Güzel derlemişsin arkadaşım. Bloğunu takibe aldım. Emeğine saygı duyduğum için de eleştiri yapıyorum: türkçeye pek dikkat etmiyorsun. Cümlelerin bazen yarıda kesiliyor bazen anlamını yitiriyor. İkinci olarak ingilizce çevirilerin eksik ya da pek uğraşmıyorsun. Fakat eline meğine sağlık. Gerçekten ilgiyle okudum. Yazmaya devam...

    YanıtlaSil

BIG CONFIRMS XANTARES ADDITION

BIG ekibi sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda İsmailcan “XANTARES” Dörtkardeş ile anlaştığını duyurdu. XANTARES kariyerine Alman ...